Onlar bir gün çekip gittiklerinde, peşlerinde “yetim-öksüz” kalan çok olur. Mutfaktaki dolap, perdeler, kavanozun içindeki eski düğmeler, özenle saklanmış küçülmüş giysiler, dolap diplerindeki kurdeleler… Sabah karanlığında mutfaktan gelen tıkırtılar susar, ...

Bülent, avucunu açmış kendisine doğru elini uzatan adama ters ters baktı. Elli yaşlarında gösteren adam, görmeye alıştığı hırpani kıyafetli dilencilere benzemiyordu. Üzerindeki elbiseler eski fakat temizdi. Eli yüzü temiz ve ...

“İşlerim çok. Başka hiçbir şeye bakamıyorum.” Bu lafı bir kişiden daha duyarsam, büyük ihtimalle katil olacağım. Mailime iki satır bile cevap yazmayanlar “çok yoğun”; bir şey anlatmak için söz verip ...

Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun? Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek. Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun? ”Seni seviyorum” sözcüğü dilimin ucunu ...

En büyüğüydü seni kaybetmek korkularımın… Yoktu başka yeryüzünde üstüne. Sen biraz üzülsen hemen kendime yorardım, ben mi bir şey yaptım acaba derdim senin o halini görünce. Hep sakındım gözüm gibi, ...

Günün birinde bir çölde iki kum tanesi karşılaşmış ve birbirlerini çok sevmişler, uzun süre çok yakın olmuşlar. Birbirlerini yanlarında canlarında olarak sevmeyi öğrenmişler. Derken bir rüzgar çıkmış kum tanelerinde biri ...

Savaşın en kanlı günlerinden biriydi. Asker, en iyi arkadaşının az ilerde kanlar içinde yere düştüğünü gördü. İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altındaydılar. Tam siperden dışarı doğru ...