Çalışma günlerinin yorgunluğunu, şehir dışındaki yazlık evimizde gidermeye çalışırdım. Bahçemizin alt kısmındaki üzüm bağında bir kaç saat gezinmek, bana bütün yorgunluğumu unuttururdu. Çoğu zaman yanıma küçük oğlumu da alır ve ...

Saçtan yapılmış, bir su deposuydu. Evin inşa edildiği günlerde takılmış ve yirmibeş yılı aşkın süredir çürümemişti. Fakat, o yalnızlık çekilmiyordu. Koskoca çatının içinde tek başına olması yetmiyormuş gibi, bir de ...

Sabah uyandığında midesinde bir yanma hissetti. Yanmanın nedeni akşam yedikleri değil, uyanır uyanmaz bugün yapacaklarının aklına gelmesiydi. Bugün 2 yıldır götürmeye çalıştığı bir birlikteliği bitirecekti. Aslında bunu yapmakta geç bile ...

Şimdi her yer karanlık. Varlığında olan tüm renkler terk ettiğin gün siyahları giydirdi üzerine. Gökkuşağı dahi sadece tek rengi gösteriyor, oda gece karanlığında doğuyor. Artık ihtiyaç duymuyor doğan güneşe. Yarasalar ...

Köhne bir yük katarı gibi ayak parmaklarımızı ezerek önümüz sıra geçen bu yorgun asır, bizim asrımız değildi. Korkarım, tozu dumana katarak pürtelaş gelen yenisi de, o imanla beklediğimiz ahengin asrı ...

Anlamalıydım ben üzüldüğümde kılını kıpırdatmamandan, sadece işin düştüğünde aramandan. “N’aber, nasılsın” lafının arkasına “Bir görüşelim mi?” ekleyememenden, anlamalıydım sevgisizliğini. Ben, seni görmek için sınırlarımı zorlarken, senin umursamamandan, alaycı konuşmalarından, ya da senden vazgeçerim ...

ilk yarı bitti: Hayat:1… Ben:0…. Ama belliydi böyle olacağı. Nicedir başlamıştı belirtiler: Yolda çocuklar Amca şu topu atı versene diye seslendiklerinde kuşkulanmıştım ilkin… Sonra saçlarımdaki beyaz teller tescilledi yarı yolun ...