Küçük Prens; Konusu, Fragmanı ve Kitaptan Bilgiler

Küçük Prens; Konusu, Fragmanı ve Kitaptan Bilgiler

Dünya’da en çok satan ve okunan kitaplardan biri olan Küçük Prens, 75-80 yıl sonra animasyon film olarak geri dönüyor. Antoine de Saint-Exupéry’in klasikleşmiş eseri olan ‘Küçük Prens’ten sinemaya uyarlanan animasyon türündeki yapıtta, bir pilot kendisini ıssız bir çölün ortasında bulur ve çok uzak bir gezegenden gelmiş olan küçük bir çocukla karşılaşır. Hikayeyi kitabı okuyanlar biliyor peki sinema filminde bizleri neler bekliyor? İzlediğimizde görücez.

Anime filmin yönetmen koltuğunda Kung Fu Panda’nın yönetmeni Mark Osborne oturuyor ve diğer bilgiler şöyle;

Senaryo: Irena Brignull
Yönetmen: Mark Osborne
Yapımcı: Onyx Films
Türkiye Dağıtımcısı: Medya Vizyon
Müzikler: Richard Harvey ve Hans Zimmer
Türkçe seslendirme: Ahmet Taşer, Elif Acehan, Hakan Vanlı, Özden Ayyıldız, Ender Yiğit
Orijinal seslendirme: Rachel McAdams, Marion Cotillard, Benicio Del Toro, James Franco, Paul Rudd, Paul Giamatti, Jeff Bridges, Mackenzie Foy, Ricky Gervais, Riley Osborne..

Film 25 Eylül 2015 tarihinde gösterime giriyor.

Filmin fragmanından sonra eğer isterseniz kitaba dair birkaç bilgiye daha ulaşabilirsiniz.

Kitaba Dair;

Fransız yazar ve pilot Antoine de Saint-Exupéry (Doğum 1900 – Ölüm 1944) tarafından yazılan Küçük Prens, ilk kez 1943 yılında yayımlanmış. Eserde bir çocuğun gözünden büyüklerin dünyası anlatılıyor. Sahra Çölü’ne düşen bir pilotun, Küçük Prens’le karşılaşması ile başlayan kitap, yirmi yedi bölümden oluşuyor ve özellikle Küçük Prens’in yurdundan ayrılıp altı ayrı gezegene yaptığı gezileri anlatan bölümlerde bazı tipik yetişkin yaşam biçimlerinin eleştirisi yapılıyor.

Kitabın hayranlarının internette en çok paylaştıkları alıntılar şöyle; 

1. “Kendini yargılamak, bir başkasını yargılamaktan çok daha zordur. Eğer kendini iyi bir şekilde yargılamayı başarırsan bu, senin gerçek bir bilge olduğunu gösterir.”

Başkalarını değil kendini yargıla!

2. “Eğer kelebekleri tanımak istiyorsak bir kaç tırtıla katlanmak gerekir.”

Hiçbir şey kolay kazanılmaz.

3. “Sahibi olmayan bir elmas bulursan, o elmas senindir. Sahibi olmayan bir ada bulursan, o ada senindir. Bir buluş yaparsan patentini alırsın, buluş senin olur. Madem ki yıldızlara sahip olmak benden önce kimsenin aklına gelmedi, yıldızlar benimdir.”

Hayal etmek parayla değildir.

4. “Çölü güzelleştiren bir yerlerde bir kuyu saklıyor olmasıdır.”

Bakış açımızı değiştirirsek, her şeyin güzel yanını keşfedebiliriz.

5. “İnsanların artık anlamaya zamanları yok. Dükkânlardan her istediklerini satın alıyorlar. Ama dostluk satılan bir dükkân olmadığı için dostları yok artık. Eğer dost istiyorsan beni evcilleştir.”

İnsanları tanı, onlara şans ver…

6. “Aynı saatte gelmen daha iyi olur,” dedi tilki. “Örneğin sen öğleden sonra dörtte geleceksen, ben saat üçte mutlu olmaya başlarım. Mutluluğum her dakika artar. Saat dörtte artık sevinçten ve meraktan deli gibi olurum. Ne kadar mutlu olduğumu görmüş olursun. Ama herhangi bir zamanda gelirsen yüreğim saat kaçta senin için çarpacağını bilemez.”

İnsanın belli alışkanlıkları olmalı…

7. “Peki insanlar nerde?” dedi Küçük Prens. “İnsan kendisini çölde çok yalnız hissediyor.” “İnsanların içinde de öyle hissedersin” dedi yılan. “Arada pek fark yoktur.”

İnsanlarla birlikteyken bile yalnız kalabilirsin.

8. “İnsan gerçekleri sadece kalbiyle görebilir. En temel şeyi gözler göremez.”

Bazen duygularımızla hareket etmemiz gerekebilir.

9. “Hiçbir şey mükemmel değildir.”

Tıpkı bizim gibi…

10. “Ve geceleri gökyüzüne bakarsın. Her şeyin çok küçük olduğu gezegenimin yerini gösteremem sana. Belki böylesi daha iyi. Yıldızım senin için herhangi bir yıldız olsun. Böylece gökyüzündeki bütün yıldızlara bakmayı seveceksin… Hepsi senin dostların olacak.”

Bazen birisinin nerede olduğunu bilmeden onu sevmeye devam etmek yeterlidir…

Kitabın eleştirildiği nokta;

Kitapta Türkiye’nin adının geçtiği bölümde yazar Atatürk’ü diktatör olarak gösteriyor. Ancak birçok Türkçe çeviride bu kısım değiştirildiğinden durum epey sonra duyuluyor. Birçok ortamda konu tartışılıyor ve herkes farklı şeyler söylüyor. Genel görüş kitabın yazarının eski bir pilot olması ve ülkesinin düşmanı Almanya ile Türkiye’nin iyi bir müttefik olması. Bu sebeple yazar Türkiye’ye düşmanlık besliyor olabilir.

Ayrıca yazar, kitabını yayınladıktan sonra Abd ordusuna katılmış. Çünkü Fransa’nın durumuna çok üzülüyormuş. Ve kader bu ki 1944 yılında Alman ordularını izlemek için görevlendirildiğinde uçağının vurularak düşürülmesi sonucu hayatını kaybetmiş.

Atatürk’ü tanıyor muydu? Ne kadar tanıyordu? Gerçekten tanısa böyle yansıtır mıydı? Bilinmez. Sonuca bakıldığında yazar hata yapmış ancak bu durum kitabın güzel olduğu gerçeğini değiştiremiyor. Bakalım sinema filmi izleyicide nasıl bir etki yaratacak? Tekrar o eski tartışma gündeme gelecek mi?