Kredi Kartına 9 Taksit Düzenlemesi, Sebep ve Sonuçları

Kredi Kartına 9 Taksit Düzenlemesi, Sebep ve Sonuçları

Biliyorsunuz 1 Şubat 2014 tarihi itibariyle kredi kartı taksitlerinde yeni bir dönem başlıyor ve bazı ürün gruplarına hiç taksit yapılamazken bazı ürün gruplarında da en fazla 9 taksit yapılabilecek. Peki bu düzenlemenin sebebi ne? İleride bizleri nasıl etkileyecek? Doğuracağı olumlu olumsuz sonuçlar ne olabilir? Ben görüşlerimi aktarıcam isterseniz sizlerde yorumlarınızla katkı yapabilir görüşlerime eleştirilerinizi yöneltebilirsiniz.

Yeni Düzenin Kısa Özeti:

Eğer yakın tarihte tekrar düzenleme yapılmaz, uygulama yürürlükten kaldırılmaz ise yeni düzenin özeti şu; Herkes kredi kartına en fazla 9 taksit alışveriş yapabilecek, yakıt alımı, telekomunikasyon ile gıda ürünleri alımları ve tabi altın gibi kıymetli alımlarında da hiç taksit olmayacak.

GÜNCELLEME 21 EKİM 2016:
İlgili haberdeki taksit sınırlandırması, Eylül 2016 tarihinde resmi gazetede yayınlanan yönetmelik ile esnetildi. Yeni düzenleme ile taksit sayısı 9 aydan 12 aya çıkarıldı. Ancak cep telefonuna taksit hala yasak.

GÜNCELLEME 17 OCAK 2019:
Düzenlemenin üzerinden 5 yıl geçti ve halen telefonda taksit yok. Ayrıca birçok ürün alışverişinde taksit seçenekleri iyice azaltıldı yada tamamen kaldırıldı. Fakat buna rağmen 2019 itibari ile ülkecek büyük bir ekonomik krizdeyiz. Yani taksit sınırlamasının pek de işe yaradığını söyleyemeyiz.

Düzenlemenin sebebi!

Bu düzenlemenin herkesçe bilinen sebepleri ekonomideki kötü gidişat, doların önlenemeyen yükselişi, tavan yapan dış borç ve insanların önceki borçlarını kapamak için tekrar borçlanmaları.

Ekonomideki kötü durum;

Bundan 10 sene öncesine baktığımızda birçoğumuz ekonomik durumundan ötürü parası kadar harcama yapıyordu her ne kadar kredi kartı sorunları yaşansa da sorun bu kadar büyük olmuyordu. Yaratılan “ekonomi çok iyi havası”, bankaların (kredi kartları konusunda) çok serbest bırakılması ve bir ara moda olan “alın verin ekonomiye can verin” muhabbetleri insanlardaki “rahat harcama korkusunu” kırdı bu sayede insanlar kredi kartları sayesinde ve bankaların çok fazla limitler sunması sayesinde ödeyemeyecekleri borçlara girmeye başladılar. Konuyla alakalı komik bir örnek vereyim; bir arkadaşım bir iki sene önce yıllık domaini kredi kartına 12 taksit ile almıştı. 1 yıllık domainin ücreti ise en fazla 15 tl idi.. İşte hepimizde oluşan bu kart bağımlılığı işin bu duruma gelmesini sağladı.

Tabi buradan sorunun asıl sebebi bankaların kredi kartları konusunda çok rahat bırakılması da diyebiliriz. Bankalara kredi kartı limitlerinde kısıtlamalar getirilmiş olsaydı ve bir bireye en fazla 2 kredi kartı verilseydi durum belki bu kadar da kötü olmazdı. Ama bu durumda da insanlar harcamalarını kısacaktı ve ekonomide beklenen canlılık sağlanamayacaktı. Hesap kitap tutmadı.

Doların yükselişi;

Türkiye ekonomisinin yıllardır yüzü gülmedi. Dolar’ın gidişatına bakıyorsunuz, Euro’nun durumuna bakıyorsunuz Türk Lirası hep değersiz. Hani ekonomimiz çok iyi olurdu, Dolar 2000’in başındakine göre gerilerdi, tamam! Fakat durum beklendiği gibi olmadı, olamadı. 2001 yılında 667 bin lira yani 67 kuruş olan dolar, 2014 yılında 2 lira 33 kuruş oldu. Buradan bir tahmin yaparsak, eğer Türkiye ekonomisi aynı devam edecek olursa 2025 yılında 1 Dolar 3 lira 50 kuruş hatta 4 lira olabilir.

Doların Son Hali: Temmuz 2020 itibari ile 1 Dolar, 6.86 Türk Lirasına denk.

Doların ekonomiyi etkilemesi neden? Biliyorsunuz herşeyimizi ithal eder haldeyiz, dışarıdan gelen neredeyse herşey Dolar para biriminden yada Euro para biriminden geliyor, Dolar arttıkça, tüketim talebi arttıkça daha fazla batağa saplanıyoruz.

Mesela akıllı telefonlar son birkaç yılda Türkiye ekonomisinin canına okudu. Eski tuşlu telefonları 10 yıl öncesinde en fazla 500 tl’ye alırken şimdi 3000 tl’ye İphone akıllı telefon alıyoruz. Bunu dış ithalata yansıttığınızda eskiye göre talep edilen ürün sayısı sabit kalsa bile maddi birim çok çok artmış oluyor. Diğer taraftan en önemli gıda ürünlerinide ithal etmeye başladık, mısır, pirinç, et, kuru fasulye ve daha birçok mecburi olduğumuz gıda ürününü üretemiyor dışarıdan getiriyoruz ve bunlar içinde Dolar yada Euro biriminden ödeme yapıyoruz..

Bu sorunun çözümü tabiki yerli üretim. Kaliteli elektronik ürünler üretmemiz ve çiftçinin de tarımsal politikalarla ihracata gerek kalmayana kadar devlet tarafından desteklenmesi gerekiyor.

Borç ile borç kapatma;

Birde başımızda böyle bir bela var ki insanlar mevcut borçlarını kapatmak için çok tehlikeli yollara yöneliyorlar. Örneğin borcunun vadesi gelen bir vatandaş evine haciz gelmesin diye bir başka kredi kartı ile kuyumcudan taksitle altın alıyor, onu satıp paraya çeviriyor ve sonra vadesi gelen borcu kapatıyor ancak bu yöntem ile tüketicinin borcu bitmemiş faiziyle ertelenmiş oluyor. Hatta altın yöntemi haricinde 12 taksit ile beyaz eşya alıp ucuza spotcuya satan, borçlarını bu sayede erteleyenler olduğuda söyleniyor..

Sonuçta ekonomi yine yara alırken, sorunun çözümü için vatandaşın kartla altın almasının önlenmesi değil, vatandaşın borcunu bitirmesi, yeni borçlanmaları azaltması gerekiyor.

Bundan Sonra Neler Olacak?

Yeni yasadan itibaren hayatımızda neler değişecek? Düşününce insanın aklına bir sürü ihtimal geliyor bunları madde madde sıralamak en mantıklı şey olur;

1.) Telekom’da taksit sayısı sıfırlama tekrar gözden geçirilebilir makul bir taksit oranı eklenebilir. Yada yasa tamamen iptal olup eski düzene dönülebilir. Bunun yerine bankalara kısıtlamalar getirilerek parası olan harcasın olmayanda borcunu sıfırlasın denilebilir.

2.) Yasa aynen yürürlükte kalır, bankalar özel faizli vade yöntemleri geliştirebilir, esnaf senetli satışlara yönelebilir, insanlar eski borçları kapamak için tefecilere yönelmeye başlayabilir. Ve tabi 9 taksitle yapılan alışverişler borç oranıyla haciz vakalarını da arttırabilir. (Çünkü halkımız elinde olmayanı harcamaya alıştı bir kere..)

3.) Yasa aynen yürürlükte kalır, vatandaş kısa taksitlerle büyük borçlara girince sonrasında haciz olayları, 2001’deki gibi intihar, cinnet vakaları patlayabilir ve tabi ki hileli yöntemler geliştirilerek telekomünikasyon, altın benzeri taksitsiz satışlar taksitlendirilerek yapılabilir.

Hile derken neyi kastettiğimi muhtemelen anladınız. Biz Türklerin kafası böyle şeylere güzel çalışır. Cep telefonunu beyaz eşya gösterip 9 taksitle satışlar başlayabilir ve hatta 2000 TL’lik cep telefonu beyaz eşya gösterilip 2 kredi kartıyla ertelemeli 9+9 = 18 taksitli de satılabilir..

Bunlar ilk akla gelenler..

İnşallah bu ihtimaller gerçekleşmez, yasa yürürlüğe girdiğinde gerekli önlemler alınmış olur ve ekonomimiz bizi batışa sürükleyecek borç yükünden kazasız belasız kurtulur.

Son olarak yeni düzene geçilmesinin sebebi ekonomik verilere bakarak yazıyı bitirelim..

  • Mevcut kart sayısı 55 milyon. 10 yıl öncesine göre 5 kat artış var.
  • 10 yılda yapılan toplam harcama en az 350 milyar tl. Kredi kartlarının payı %25.
  • Ağustos 2013 itibariyle borcunu ödemeyen kişi sayısı 433 bin, 2011 yılında bu rakam 253 bin idi, 2010 yılında ise 225 bin. Bu verilere göre borcunu ödemeyen sayısı 2 kat artmış. Peki 5 yılda toplam borcunu ödemeyen kişi sayısı kaç? 1.6 milyon kişi!
  • Türkiye’de 70 milyon gsm abonesi var, kayıtlı telefon sayısı ise 210 milyon. Peki 2013 yılında kaç tane cep telefonu ithal ettik? 16 milyon’dan fazla! Ama buna rağmen 60 milyar doları bulan cari açığımızın içinde cep telefonunun payı kaç? Sadece 5 milyar dolar. 5 milyar dolar az bir rakam değil fakat taksitlendirmede sadece cep telefonu ithalatını durdurmak dış borcu azaltmak için bize ne kadar katkı yapacak? Bekleyip görücez.
  • Cari açıkta büyük payı olan ithalat kalemleri; otomobil ve otomotiv ürünleri, cep telefonu, diğerleri elektronik ürünler ve tabi ki gıda ithalatı. Neden kaç zamandır yerli üretim diye yer gök inliyor borç yüküne bakarak anlayabiliyoruz. Peki sadece cep telefonu, tablet bilgisayar ve otomobil üretmek bizi kurtarır mı? Üretilen ürünler %100 bize ait olur mu yoksa parçalar yine ithal mi olur? Bu durumda yine Türkiye kurtulur mu? Bilemiyoruz.

Şuan aciliyeti olan şey tüketicinin borcunu biran önce rahatlıkla ödeyebilmesi ve kolay kolay ödeyemeyeceği şeye borçlanmasının önünün kesilmesi. Bunlarda kısa dönemde zor gibi görünüyor. Allah Türkiye ekonomisinin yardımcısı olsun.